Günümüz iş dünyasında sadece bilgi değil, bu bilginin nasıl yönetildiği, nasıl paylaşıldığı ve nasıl dönüştürüldüğü belirleyici hale geldi. Yönetim Okulu, tam da bu noktada; akademik temelli ama sahaya dokunan bir yönetim yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Kurucusu Şerafettin Özsoy, uzun yıllara dayanan akademik ve girişimcilik tecrübesini bir araya getirerek, yönetim, strateji, inovasyon ve liderlik alanlarında Türkiye’de yeni bir öğrenme kültürü oluşturmayı hedefliyor.
Kurumsal Medya olarak, hem Yönetim Okulu’nun kuruluş hikayesini hem de Türkiye’de yönetim eğitimlerinin geleceğine dair vizyonunu konuştuk.

Kurumsal Medya: Merhaba Şerafettin Bey, öncelikle zaman ayırdığınız için teşekkürler. Kısaca kendinizden ve Yönetim Okulu’ndan biraz bahseder misiniz?
Şerafettin Özsoy: Ben uzun yıllardır yönetim, girişimcilik ve inovasyon alanlarında çalışan bir eğitmen ve girişimciyim. Kariyerim boyunca hem akademik dünyada hem de iş dünyasında bu alanların kesişiminde bilgi üretmeye gayret ettim.
Bir yandan üniversitelerde dersler verdim, araştırmalar yaptım ve akademik yayınlar ürettim; diğer yandan girişimcilik ekosisteminin içinde, sahada çok sayıda proje, hızlandırma programı ve eğitim sürecinde yer aldım.
Zamanla gördüm ki Türkiye’de yönetim alanında ciddi bir bilgi birikimi var, ancak bu bilgi çoğu zaman dağınık kalıyor — yani hem akademide hem iş dünyasında üretilen değerler birbiriyle yeterince buluşamıyor. Yönetim Okulu tam da bu gözlemden doğdu: teorik bilginin sahadaki tecrübeyle buluştuğu, tartışmaların ve farklı bakış açılarının geliştiği bir öğrenme ortamı kurmak istedim.
Bugün Yönetim Okulu’nu sadece bir eğitim platformu olarak değil, aynı zamanda yönetim, strateji ve inovasyon kültürünü yaygınlaştıran bir düşünce ve paylaşım merkezi olarak görüyorum.
Kurumsal Medya: Yönetim Okulu’nu benzer platformlardan ayıran nedir? Neyi farklı yapmak istiyorsunuz?
Şerafettin Özsoy: Her şeyden önce bilimsel temellere dayanan sentez yaklaşımımızla öne çıkıyoruz. Dünyanın önde gelen düşünürlerinin (Porter, Drucker, Christensen, Collins, Mintzberg gibi) strateji, liderlik ve inovasyon yaklaşımlarını eğitim içeriklerimize entegre ediyoruz. Aynı zamanda küresel perspektifi elden bırakmıyoruz; Harvard, Stanford, INSEAD gibi kurumların güncel yönetim yaklaşımlarını takip edip içeriklerimize uyarlıyoruz.
Bir başka farkımız da etkin içerik paylaşımı yoluyla tartışmayı yaygınlaştırmak isteğimiz: Eğitimlerde işlediğimiz konuların video kesitleri, ders notları ve materyalleri sosyal medya üzerinden de paylaşıyor; geniş bir etkileşim ortamı yaratıyoruz.
Son olarak, odaklanmanın gücüne inanıyoruz: Her alanda var olmaya çalışmak yerine, “ne yapmayacağımızı” seçmek — örneğin bazı operasyonel detayları sadeleştirip enerjiyi strateji ve marka eksenine yönlendirmek — bizim yaklaşımımızın mihenk taşlarından biridir.
Kurumsal Medya: Yönetim Okulu’nun felsefesini birkaç kelimeyle özetlemeniz gerekseydi, ne derdiniz?
Şerafettin Özsoy: Yönetim Okulu’nun felsefesi üç kelimede özetlenebilir: bilim, uygulama, paylaşım.
- Bilim — çünkü yaptığımız her şey akademik temellere dayanıyor.
- Uygulama — çünkü bilginin değeri, sahada işe yaradığı ölçüde anlamlı.
- Paylaşım — çünkü öğrenme, tek yönlü bir aktarım değil; fikirlerin, deneyimlerin ve farklı bakış açılarının buluştuğu bir süreç.
Bu yüzden biz klasik bir “eğitim kurumu” değil, yönetim düşüncesini sürekli geliştiren ve canlı tutan bir platformuz.
Kurumsal Medya: Sizce Türkiye’de yönetim bilimleri alanında üniversiteler dışındaki eğitimlerin kalitesi ne seviyede?
Şerafettin Özsoy: Türkiye’de yönetim bilimleri alanında ciddi bir potansiyel var, ancak bu potansiyel henüz tam anlamıyla sistematik bir yapıya kavuşmuş değil. Üniversitelerin sunduğu teorik çerçeveler çok değerli, ancak iş dünyasının dinamizmiyle tam örtüşen, pratikte uygulanabilir yönetim ve liderlik programları hâlâ sınırlı.
Bugün birçok kurum eğitim veriyor ama bu eğitimler genellikle motivasyon veya kişisel gelişim düzeyinde kalıyor. Yönetim biliminin özündeki stratejik düşünme, organizasyonel yapı kurma, karar alma süreçleri, inovasyon ve değişim yönetimi gibi alanlara daha az temas ediliyor. Yönetim Okulu tam da bu boşluğu doldurmayı hedefliyor: akademik temelli ama uygulamaya dönük, hem kuram hem pratik arasında köprü kuran bir yapıyla ilerliyoruz.
Kurumsal Medya: Yönetim, strateji ve inovasyon alanlarındaki eğitimlerin iş dünyasına gerçekten katkısı var mı? Hangi sorunlara çözüm getirebilir?
Şerafettin Özsoy: Kesinlikle var — hatta iş dünyasının en çok ihtiyaç duyduğu katkı bu. Çünkü kurumların büyük kısmı teknik mükemmelliğe odaklanıyor ama stratejik düşünme, değişim yönetimi ve liderlik kültürü geliştirme konusunda eksik kalıyor.
Yönetim, strateji ve inovasyon eğitimleri doğrudan şu alanlara katkı sağlıyor:
- Yön kaybı sorunu: Kurumların uzun vadeli hedefle kısa vadeli operasyonu uyumlu hale getirmesine yardımcı olur.
- İletişim ve liderlik eksikliği: Yöneticilere ekip yönetimi, motivasyon ve kurumsal kültür oluşturma becerisi kazandırır.
- Değişime direnç: İnovasyon kültürünü içselleştirerek organizasyonların dönüşüm kapasitesini artırır.
- Stratejik odak eksikliği: Kaynakların verimli kullanılmasını, “her şeyi yapmak” yerine “doğru şeyi yapmak” anlayışını yerleştirir.
Özetle, bu eğitimler iş dünyasının rekabet gücünü artırmakla kalmaz; kurumların sürdürülebilir başarı kültürünü oluşturmasına da katkı sağlar.
Kurumsal Medya: Günümüz yöneticilerinin en çok zorlandığı konular sizce neler?
Şerafettin Özsoy: Bugünün yöneticileri için zorluk artık “bilgi eksikliği” değil, önceliklendirme eksikliği. Her gün yüzlerce trend, teknoloji ve yönetim yaklaşımı gündeme geliyor ama esas mesele hangisinin gerçekten değer yarattığını ayırt edebilmek. Bunun yanında liderlerin karşılaştığı bir diğer kritik konu da insan yönetimi ve anlam yaratma. Ekipler artık sadece ücretle değil, değerle, anlamla ve aidiyetle motive oluyor. Biz eğitimlerimizde bu nedenle yöneticilere sadece teknik beceriler değil, kültür, iletişim ve stratejik bakış açısı kazandırmaya odaklanıyoruz.
Kurumsal Medya: Türkiye’de yönetim kültürünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Şerafettin Özsoy: Türkiye’de yönetim kültürü dönüşüm halinde. Artık hiyerarşik yapılardan ziyade, esnek, öğrenen ve yenilikçi kurum kültürleri öne çıkıyor. Yeni kuşak liderler, geleneksel otorite anlayışının yerine katılımcı, çevik ve değer odaklı yönetimi benimsiyor.
Bu dönüşümde eğitim ve farkındalık büyük rol oynuyor. Yönetim Okulu olarak biz de tam bu noktada konumlanıyoruz: Türkiye’nin yönetim kültürünü geleceğe taşıyacak liderlerin bilimsel altyapı, stratejik vizyon ve insani liderlik dengesini kurmalarına katkı sağlamak istiyoruz.
Detaylı Bilgi Almak İçin : https://yonetimokulu.com